DOLAR
34,4829
EURO
36,2992
ALTIN
3.015,94
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
10°C
İstanbul
10°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
11°C
Salı Parçalı Bulutlu
11°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C
Perşembe Az Bulutlu
14°C

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.

HUZUR EVİ


Biz karı koca çalışıyoruz seninle ilgilenemeyiz bahanesiyle seksen yaşındaki hasta annesini huzur evine yatıran oğlu çok seyrek de olsa onu ziyarete gidiyordu. Yaşlı kadın oğlunu dünyaya getirdiğinde kırk yaşındaydı. Bundan önceki çocukları yaşamamış bu oğlunu da kurbanlar keserek büyütmüştü. Tek evlatlarıydı, bir şey olacak diye içleri titremişti. Oğlu o gün huzur evinden bir telefon aldı. Telefondaki ses annen çok hasta her an ölebilir seni görmek istiyor diyordu.Oğlu arabasına binip oraya gittiğinde annesi zor nefes alıyordu. Oğlu annesinin ölmek üzere olduğunu anlamıştı. Annesinin ellerini tutup “anne senin için ne yapabilirim?” “Senin için ne yapmamı istiyorsun?”diye sordu.
Annesi feri sönmüş gözleriyle uzun uzun oğlunun gözlerinin içine bakıp;zor duyulur bir sesle
“Artık çok geç ama isteseydin çok şey yapabilirdin… Ama yapmadın” dedi ve devam etti.
“Çoğu akşam yemek yetişmediği için aç yattım.
Klimayı açmadılar sıcaktan fenalaştım
Buzdolabım yoktu bir bardak soğuk su içemedim.
Sıkıldığımda temiz havaya çıkaranım olmadı.
Altımı ıslattım diye tokat attılar.
Ayda bir kere banyo yaptırdılar;
kirden vücudumda yaralar oluştu.
Bana bu yapılanlar arkası kuvvetli olanlara yapamadılar çünkü onların ilgilenenleri vardı ve ben ise kimsesizdim.
Biliyor musun?
En çok da sevgisizlik acı verdi.
Kimse saçımı taramadı, yüzümü okşamadı.
Sen terk edilmişlik nedir bilir misin oğlum?
Terk edilmişlik, ölmeden mezara konmaktır bunu unutma olur mu.
İşte böyle artık her şey için çok geç senin benim için yapacağın hiç bir şey kalmadı.
Ben her şeye alıştım da sadece senin özlemine alışamadım.” derken feri sönmüş gözlerinden iki damla yaş yuvarlanıp yanaklarında dondu.
Oğlu şok olmuştu.
“Bana bunları neden şimdi söylüyorsun, neden daha önce söylemedin?”
Annesi, “Nasıl söylerdim ki sen beni koskocaman evinde bir köşeye sığdıramamış, bana burayı layık görmüştün. Seni rahatsız etmek istemedim oğlum. Benim için artık çok geç de ben asıl senin için üzülüyorum çünkü sen yaşlandığında çocukların seni buraya bırakırlarsa benim dayandıklarıma sen dayanamazsın.
Unutma ki ne verirsen onu alırsın oğlum” dedi ve gözlerini kapattı. Belli ki bu konuşma onun son kalan gücünü de tüketmişti. Bir saat sonra sıkı sıkı tuttuğu oğlunun eli ellerinden kayıp düştü. Evet, bir anne daha içi acıyarak hayata veda etmişti.